revna-beslerTeknosa İnsan Kaynakları Direktörü Revna Besler, “Şirketlerde kopyalanamayan, öğrenilemeyen veya öğrenilse de aynı şekilde uygulanamayan tek şey kültür. Sürdürülebilir başarıyı şirketin kültürü oluşturuyor” diyor.

Teknosa İnsan Kaynakları Direktörü Revna Besler, İnsan Kaynakları terimiyle üniversite yıllarında karşılaştığını ve mezun olur olmaz kendini İnsan Kaynakları’nın içinde bulduğunu söylüyor. Besler, şirketlerde İK bölümünün rolüne dikkat çekiyor ve insan kaynağını en etkin şekilde yönetebilmenin, verim alabilmenin, farklılıkları yönetmenin ve bunu yapabilecek liderlik ekibini oluşturmanın, onlara gerekli tüm araçları sağlamanın önemini vurguluyor. Revna Besler’den mesleğin artılarını, eksilerini ve bu alana adım atmak isteyenlere rehberlik edecek tecrübelerini dinledik.

Psikoloji eğitimi sonrasında İnsan Kaynakları’na geçmeye nasıl karar verdiniz? Eğitiminizin işinize nasıl bir katkısı oldu?
Boğaziçi’nde okuduğum yıllarda İnsan Kaynakları yeni telaffuz ediliyordu. Sevgili hocam Eser Borak’ın “Tüketici Davranışları” dersini seçmeli olarak almıştım, kendisi sıkça İnsan Kaynaklarından bahsetti, ben de bu konuda çok okudum araştırdım ve hem psikoloji bilgimi hem de iş hayatını harmanlayabileceğim bir alan olduğu için İK ya geçmeye karar verdim. Eğitimimi her gün her seviyede çalışanla ilişkimde kullandım, özellikle iş hayatında empati kurmanın, ilişkileri yönetmenin belirli bir seviyeden sonra daha da önemli olduğunu gördüm, eğitimimi bu anlamda bana çok yardımcı oldu.

Ne kadar süredir bu işin içindesiniz ve Teknosa’yla buluşmanız nasıl oldu?
Üniversiteden mezun olur olmaz bu işin içine girdim. Yedi farklı sektörde ve ağırlıklı olarak uluslararası firmalarda İnsan Kaynağı yönetiminde görev yaptım. Yetenek yönetimi, gelişim, değişim yönetimi ve şirket birleşmelerinde yeni kültürün oluşturulması benim İnsan Kaynaklarında en sevdiğim ve kendimi güçlü hissettiğim alanlar. TeknoSA ile buluşmam güzel bir tesadüfle oldu. Sabancı Holding’de İK Direktörü olarak çalışırken, görevim gereği TeknoSA’nın yeni yönetim ekibinin oluşumu konularında fikir jimnastiği yapıyorduk. Yönetim ekibinin bir parçası olarak operasyonun içerisinde olmayı, süreçlerin yönetilmesini çok özlemiştim. Hayatlara dokunmayı çok sevdiğim için kendim bu pozisyona talip oldum. Yöneticilerim ve yeni Genel Müdürüm Necil Oyman da benim bu pozisyona çok uygun olduğumu düşündüler ve 2013 Ağustos ayında yeni yönetimle birlikte işe başladım. Bizim ekibimizin çok güzel bir hikayesi var aslında o dönemde 8 kişiden oluşan yönetim ekibinden 5 kişi, TeknoSA içerisinden terfi alan kişilerden oluştu, buna genel müdürümüz de dahil. Diğer üçümüz Sabancı Holding’in farklı yapılarından buraya transfer olduk. Bu sağlam yapıda önemli bir değişim yönetimi tecrübesi yaşamak adına buraya gelmeyi istedim.

Bize İnsan Kaynakları’nı ve İK’nın şirket içindeki yeri ve önemini kendinize göre tanımlar mısınız?
İnsan Kaynakları bölümüne ben aslında bir portföy yöneticisi gibi bakıyorum, şirketlerde şu dönemde kopyalanamayan, öğrenilemeyen veya öğrenilse de aynı şekilde uygulanamayan tek şey kültür. Başarılı ve sürdürülebilir başarıyı şirketin kültürü oluşturuyor. Şirket kültürünü de içindeki insanlardan oluşuyor, bu insan kaynağını en etkin şekilde yönetebilmek, verim alabilmek, farklılıkları yönetmek ve bunu yapabilecek liderlik ekibini oluşturmak ve onlara gerekli tüm araçları sağlamak İnsan Kaynakları bölümünün rolü. Bu anlamada çok kilit bir rolü olduğunu düşünüyorum. Çok uzun zamandır, İK’nın bir stratejik ortak olduğunu konuştuk artık bunu biraz daha öteye taşımamız gerektiğini düşünüyorum. Artık daha “öngören” ve strateji ile şirket içi yetkinlikleri birleştirebilen bu “gap analizlerini” yapabilen ve bunun için proaktif olarak önlem alan, uyaran ve proje eden bir role bürünmemiz lazım. Baştan sona “yetenek yönetimi” süreçlerini şirketin tüm süreçlerinin içerisine entegre ederek, şirket kültürü haline getirmemiz lazım. Yakın gelecekteki teknolojiyi, “yetenek trendlerini”, yeni kuşakları anlayarak onların işe olası etkilerini önceden görüp buna göre şirket içi kaynakları şekillendirmesi lazım. Artık bugün İK olarak daha analitik bakıp elimizdeki veriyi, “yetenek öngörüleriyle” birleştirip sunuyoruz ve projelerimizi hayata geçiriyoruz. Şirketlerin strateji planlama süreçleriyle “yetenek planlama” süreçlerinde paralellik olan şirketlerin performanslarının 3-4 kat daha fazla olduğu bir gerçek.

Mesleğinizin en sevdiğiniz tarafı nedir?
Ben işimi çok severek ve inanarak yapıyorum, işime tutkuyla bağlıyım diyebilirim. Aslında en sevdiğim birkaç yön var diyebilirim, öncelikle İşin/Şirketin bütününü görebilme bana müthiş keyif veriyor, aynı zamanda insanlara dokunmak, organizasyona doğru insanlarla yola çıkmak, onların gelişimini takip etmek ve onlara bir değer katmak benim en sevdiğim yönleri.

İçinde bulunduğunuz sektörün avantajları ve dezavantajları nelerdir? Çalışanlarınıza ne gibi olanaklar sağlıyorsunuz?
Perakende sektörü istihdam konusunda lokomotif sektörlerden biri konumunda. TeknoSA, Türkiye’de teknoloji perakendeciliğinin temellerini ortaya atan bir şirket. Eğitim ve performans gelişimine dönük Sabancı Üniversitesi ve danışmanlarla geliştirilen özel programlar var. TeknoSA Akademi de bu programların çok önemli çıktılarından biri. Hem perakende sektörünün dinamizmi ve gelişimi, hem de teknoloji gibi sürekli yeniliklerin olduğu bir alanda tüketicileri doğru bilgilendirmek adına çok ciddi bir eğitim programımız var. Türkiye’nin ilk MEB sertifikalı Akademisi bugün 10 binden fazla mezun ile gençlerin perakende sektöründe iş edinmesinde de önemli bir köprü oldu. Çalışanlarımızın gelişimlerine işe girdikten sonra da hem e-learning hem de sınıf eğitimleriyle devam ediyoruz. Bugün TeknoSA Akademi’ye çalışanlarımız bilgisayarlarından girip 300’e yakın e-larning eğitim fırsatlarından, eğitim video içeriklerinden ve SosyaLİG adını verdiğimiz bir platformdan faydalanabiliyorlar. Çalışanlarımız SosyaLİG adını verdiğimiz oyunlaştırılmış ve sosyal medya özellikleri ile dizayn edilmiş bu platformda 2011 yılından itibaren çok başarılı ve örnek paylaşımlarda bulundu; diğer çalışanlarımızın da gelişimine destek verdiler. İletişimi, motivasyonu, işbirliğini, çalışan bağlılığını arttırmak ve takdir, tanıma ve ödüllendirme süreçlerimizi kuvvetlendirmek amacıyla 2014 yılında Teknostar ve Teknosmile Uygulaması oluşturulmuştur. Bu uygulama ile çalışanlar teşekkür etmeye değer buldukları her konu için birbirlerine anında puan gönderebileceklerdir. Yaş ortalamamız çok genç. Özellikle sahada Y kuşağı ağrılık kazanıyor. Bu bizim için çok önemli bir avantaj. Teknolojiyle yetişmiş arkadaşlar ile iletişim kanallarımızı çok zengin tutabiliyoruz. Kurduğumuz platformlarda biz de onlardan öğrenip karşılıklı gelişim sağlıyoruz. Kadın istihdamını artırsak da halen istediğimiz noktalarda değil. Teknoloji erkek işidir algısını değiştirmek ve kadın istihdamını artırmak amacıyla TeknoSA’nın Melekleri adıyla model mağazalar oluşturduk.

İleride bu mesleği seçmek isteyenler için tavsiyeleriniz, önerileriniz nelerdir? Bu alanda başarılı olmanın sırrını neye bağlıyorsunuz?
Tavsiyelerim tabi ki de kendi değerlerimle ve tecrübelerimle paralel olacaktır. Öncelikle, kendilerine bu alanda iyi mentörler bulmalarını ve onlarla çalışamasalar bile ara ara sohbet etmelerini ve tecrübelerini dinlemelerini öneririm. Özellikle değişim yönetimi konularında yaşanan çok sıkı deneyimi olan profesyoneller var. Ayrıca genç arkadaşlara önerilerim; meraklı ve pozitif olmaları, ekiplerini iyi tanımaları ve onları zorlayıcı görevler vermeleri. Kendi sektörlerini ve sektör dışı iyi uygulamaları (kendi alanlarında veya onun dışında) takip etmeleri, networking‘e önem vermeleri (inovasyon için büyük fırsatlar taşımakta), yeni kuşağa önem vermeleri, yeni kuşak müşterileri tanımaları ve müşteri memnuniyetinin nasıl yaratıldığını nasıl değiştiğini iyi kavramaları ve bunları yarattıkları projelerinin içerisine entegre etmeleri. Son olarak da yaptığınız iş ne olursa olsun şirketin yarattığı “değeri- value chain” i anlayıp tüm paydaşları (çalışan/müşteri) tanıyıp Türkiye ekonomisinde bu değerin nasıl yaratıldığını anlamaları.

İş hayatınız haricindeki zamanlarınızı nasıl değerlendiriyorsunuz?
En çok oğlumla ilgileniyorum, her akşam onunla masa tenisi oynamaya çalışıyoruz. Arkadaşlarıma vakit ayırmaya özen gösteririm, bol bol seyahat edip, tüm kısa tatil fırsatlarını yeni kültürleri keşfederek değerlendiririm. PERYÖN Yönetim Kurulunda Sosyal Sorumluluk ekibindeyim orada özellikle kadınların gelişimi konularındaki inisiyatiflerimizle ilgileniyorum.