En iddialı motivasyon uygulamalarının yapamadığını yapan sanat, İnsan Kaynaklarının odağında yerini alıyor. Sanatın gücünü etkili bir motivasyon yöntemi olarak kullanan işverenler çalışan bağlılığında başarılı oluyor.

ofiste sanatBir işletmede motivasyon yoksa o iş yerinde ne kadar uzman ekip ve bilgi birikimi olursa olsun, sürdürülebilir bir başarı göstergesi yakalanamıyor. Son dönemde tüm büyük ölçekli kuruluşların yönetim süreçleri ve hedeflerinde önemle yer alan sürdürülebilirlik kavramının en büyük tetikleyicisi ise motivasyon. Bir iletişim aracı olarak kullanılan sanat da insanda var olan yetenekleri gün ışığına çıkarıp harekete geçirmesiyle motivasyonu sağlayan en önemli enstrümanlardan biri olarak görülüyor. Ancak kurum kimliğini yansıtan eserlerin doğru kullanımı için danışmanlık almak da şart. Uzmanlara göre yaratıcılık ve farklı bakış açıları kazandıran sanatı iş hayatından ayrı tutmak mümkün değil.
Son yıllarda yükselen bir trendle ofis ve çalışma ortamlarında daha fazla yer almaya başlayan sanat eserlerini İnsan Kaynakları departmanları etkili bir araç olarak kullanıyor. Sanatın stresten uzaklaşma, iç dünyayı keşfetme ve iletişimi güçlendirme yönüyle iş alanlarında yer alması verimliliği artırıyor. İş yerine girdiğinde deyim yerindeyse içi açılan, sanat eserlerinin estetik değerleriyle beslenen kişilerin daha uzun süre ve yüksek performansla çalışma eğilimi gösterdiğine değinen uzmanlar, motivasyonu artan çalışanların kurum aidiyetini daha fazla hissettiklerini belirtiyor.

İK politikalarında bile sanatın gücünden yararlanılmalı

neşe çoğal
Ressam Neşe Çoğal

ARMAGGAN Art & Design Gallery sanatçılarından Neşe Çoğal bir işletmede motivasyon yoksa, o iş yerinde ne kadar uzman ekip ve bilgi birikimi olursa olsun, sürdürülebilir bir başarı göstergesinin yakalanamadığını düşünüyor. Çoğal’a göre, motivasyonu sağlamak isteyen İK departmanlarının mikro bazda çalışanı iyi tanıması, makro bazda ise firmanın hedeflerini çok iyi analiz etmesi gerekiyor. Çalışma alanında oluşturulan sanat konseptinin, diğer İK faktörlerinin yarattığı olumlu durumları pekiştireceğinin altını çizen Çoğal, “Bu noktada önemli olan işletmelerin vizyonlarına uygun sanat disiplinleri ve konseptlerinden güç alarak, çalışanlarına hissettirecekleri değeri ve çalışanların da duyacakları hazzı artırmaları. Sonuçta bağlılık, performans artışı, sürdürülebilirlik konularında olumlu etkiler muhakkak gözlenir” diyor.
Ülkemizde sanata bakış açısının geliştirilmesi konusunda tarihsel dönüşümler oluşturan birçok esere rastlayabileceğimizi de söyleyen Çoğal, 1980’lerde Halk Sigorta’nın (şimdiki ismiyle Yapı Kredi Sigorta) ilgisi üzerine İlhan Koman’ın yaptığı Akdeniz heykelini çalışma alanında sanatın kullanımı konusuna örnek gösteriyor. Sanatla bir arada olan bireylerin, hayatta karşılaştıkları problemleri çok daha kolay çözüp ilerledikleri ve olaylara daha geniş bir perspektiften bakabildikleri araştırmalarla kanıtlanıyor. Bu anlamda Çoğal, hayat ve sanatın birbirlerine iyi birer yol arkadaşı olduğunu düşündüğünü de belirtiyor.

Boş duvarlar hapishane etkisi yaratır

Uzman Hipnoterapist ve Psikolog Gani Eser
Uzman Hipnoterapist ve Psikolog Gani Eser

Duygularımıza hitap eden sanat eserlerinin psikolojimizi doğrudan etkilediğini savunan Uzm. Hipnoterapist ve Psikolog Gani Eser, bireylerin ve mekanın özelliklerine uygun eserler seçilebilirse sanatın verimi artıran etkisinden yararlanmanın mümkün olacağına, aksi taktirde mutsuzluk ve depresyon kaynağı da olabileceğine değiniyor. Her sanat eserinin pozitif etki doğurmayacağının bilincinde olmak gerektiğine dikkat çeken Eser, “Sanatçının amacı izleyicide rahatsızlık duygusu uyandırmak da olabilir. Bu nedenle yapılan iş ve ekibin kişilik özellikleri dikkate alınarak eser seçimi yapılmalı” diyor. Seçilen yapıtların doğru yerleştirilmesinin öneminden bahseden Eser, iş yerinin girişi, çalışma ve dinlenme alanlarının ayrı ayrı değerlendirilmesi ve bütünde bir uyum sağlanırken detaylara dikkat edilmesinin önemini vurguluyor. “İş yerine girdiğinde içi açılan, sanat eserlerinin estetik değerleriyle beslenen çalışanlar daha uzun süre ve yüksek performansla çalışma eğilimi gösterirler” diyen psikolog, boş duvarlarla çevrili ofislerin bir tür hapishane etkisi yarattığını söylüyor. Eser’e göre kitaplarla, özgün resimlerle ya da heykellerle düzenlenmiş mekanlar mutlu ve verimli çalışanların yuvası oluyor.
İnsan psikolojisinin yaptığı iş üzerinde doğrudan etkisi olduğunu bilen şirketlerin bu konuda bütçe ayırmaya eğilimli, diğerlerinin ise sanat eserlerine verilen parayı israf olarak görebildiğini söylüyor. Eser, “Doğrudan getirisini ölçemediği bu tür bir yatırımı yapmaktan kaçınan işverenler, motivasyon için devreye soktukları yüksek ücret ve primlerle günü kurtarmaya çalıştıklarının farkında bile olmayabilirler. Başarılı şirketlerde sanat ve sanat eserleri birer motivasyon enstrümanı olarak kullanılıyor. Çalışanlar kendilerini iyi, mutlu ve huzurlu hissederken yaptıkları işten zevk alıyor, verimliliği ve üretkenliği artıyor” diyor.

Kariyer Dergi Temmuz Sayısı