Hepimiz ilk defa tanıştığımız kişi üzerinde güçlü ve olumlu bir ilk izlenim bırakmak isteriz. Peki, karşımızdaki kişi ya da kişiler üzerinde olumlu bir etki yaratmanın yolu nedir?

İster bir iş görüşmesine gidelim, ister önemli bir müşteri toplantısına katılalım istersek de yeni bir yöneticiyle tanışalım… Bu kişilerle karşı karşıya geldiğimiz o ilk an, karşımızdakinin üzerinde iyi bir ilk izlenim bırakmak isteriz.

İlk izlenim dediğimiz şey saniyelerle ölçülen bir zaman dilimi içerisinde gerçekleşiyor. Bu sürenin 2 saniye olduğu hatta yapılan son araştırmalarla milisaniyelere kadar düştüğü söyleniyor.

Malcolm Gladwell, “Blink” adlı kitabında ilk izlenimin genelde kalıcı ve doğru olduğundan bahseder.

Bu zamanı “ince dilim” olarak ifade ederken, göz açıp kapayıncaya kadar karşımızdaki kişi hakkında bir yargıya vardığımızı söyler. Bu durumu ince bir dilim ekmeğe benzetir ve o incecik dilim lezzetli ise iyi bir izlenim yaratılır. Eğer ekmeğin dilimi bayatsa tüm ekmeğin bayat olduğu kabul edilir, der.

Nasıl durduğumuz, giyindiğimiz, tokalaştığımız, gülümsediğimiz ve beden dilini nasıl kullandığımıza dair birçok unsur, ilk izlenim üzerinde oldukça etkilidir.

İlk izlenimde en çok dikkat edilen 3 şey şunlardır:

  • Gülümseme
  • Göz Teması
  • Dış görünüş

İlk aradığımız şey karşımızdaki kişinin yüzünde pozitif, samimi bir ifade bulunmasıdır. Ancak burada, Pan American havayolları hosteslerinin sürekli gülmek için sadece ağız çevresindeki kasların kasıldığı bir gülümsemeyi kastetmiyoruz. Bu gülümsemenin adı Pan-American gülümsemesidir.

Gerçekten gülümsediğimiz zaman yüzümüzde özellikle göz çevresindeki kaslarımız harekete geçerek ince çizgiler meydana getirir. (Duchenne gülümsemesi) İşte, tam olarak istediğimiz şey de bu! İçten ve samimi bir gülümseme. Daha sonra göz teması kuruyor mu değer veriyor mu buna bakıyoruz. Son olarak ise görünüşü, ne giydiği, duruşu, kişisel bakımı vb. dikkatimizi çekiyor.

İlk izlenimin aslında “Tek izlenim” olduğunu söylerler. Karşımızdaki kişi üzerinde istemeden olumsuz bir ilk intiba yarattıysak belki de onu olumluya çevirmek için ikinci bir şansımız olmayabilir. Bu nedenle ilk izlenimde güçlü ve olumlu bir etki yaratmak için gülümsemeyi ve göz temasını unutmadan, kişisel imajımızı etkili bir şekilde yönetmemiz gerekiyor.

Konuk yazar: Dilara Yağlıcıoğlu / Kişisel Marka ve İmaj Danışmanı – Eğitmen

Kaynaklar : Malcolm Gladwell – Blink,  Guy Kawasaki – Büyüleme