290x150Geçtiğimiz ay hız kesmeden devam eden dijital dönüşümün arkasında yatan üç temel kanundan bahsetmiş ve bunlardan ilki olan Moore Kanunu ile ilgili yazmıştım. Kaldığım yerden devam ediyorum. 

Kanunlardan ikincisi Metcalfe Kanunu. 3Com şirketinin kurucularından ve aynı zamanda Ethernet’in mucitlerinden biri olan Robert Metcalf, kanunu ile bir iletişim şebekesinin değerinin şebekede yer alan kullanıcı sayısının karesi ile orantılı olarak katlanarak arttığını ifade eder. Bir örnekle açıklamak gerekirse, iki telefonun olduğu bir dünyada sadece bir adet farklı telefon görüşmesi yapılabilirken, telefon sayısı beşe çıktığında gerçekleştirilebilecek farklı görüşme sayısı 10’a, telefon sayısı 12’ye çıktığında ise 66 farklı görüşmeye çıktığını söylemek mümkün. Dünyanın en geniş sosyal medya ağı Facebook’a Metcalf’ın kanununu uyguladığımızda tüm kullanıcıların birbiriyle gerçekleştirebileceği farklı görüşme sayısı yaklaşık 8 x 1017 adede çıkıyor. Günümüzde kullanıcı sayısının çok olduğu platformları değerli kılan en büyük sebeplerden biri de bu. Kariyer.net’i tercih eden milyonlarca aktif üye ve eleman arama süreçlerinde Kariyer.net’i kullanan onbinlerce işvereni düşündüğümüzde, ortaya çıkan sayısız farklı aday ve firma eşleştirmesi de başka hiçbir mecrada olmayacak kadar yüksek değerde bir istihdam olanağını ülkemize sunuyor. Abone sayısının yüksek olduğu telekom şirketleri, yaygınlığı çok yüksek olan Whatsapp, Snapchat, Skype gibi mesajlaşma uygulamaları, Twitter, Facebook, Instagram gibi sosyal medya platformlarının yüksek kullanıcı sayılarının platform değerlerine yüksek katkısını Metcalfe Kanunu ile açıklamak mümkün.

Buraya kadar bahsettiğim Moore ve Metcalfe kanunları literatürde yer alan, internette araştırma yaptığınızda daha fazla bilgi bulabileceğiniz kanunlar. Üçüncü kanun ise benim isimlendirdiğim bir kanun olan Jobs Kanunu.

İnsan tabiatına yaklaşan teknoloji

ABD’de yüksek lisans yaptığım yıllarda master tezimi İnsan Bilgisayar Etkileşimi (Human Computer Interaction) alanında yapmıştım. 1997 yılında Nintendo Wii, Xbox Kinect gibi ürünlerin lansmanlarından 10 yıl kadar öncesinde el işaretleriyle kişinin ne ifade etmek istediğini, nereye işaret etmek istediğini insan yardımı olmadan bilgisayarın sadece video görüntülerini kullanarak algılaması üzerine çalışıyordum. Dijitalleşme ve teknolojik gelişmeler farklı alanlarda ilerlerken insanoğlunun bilgisayarla etkileşimi en geride kalmış alanlarından biriydi. 80-90’lı yıllarda devrin en büyük buluşu klavyenin yanında bilgisayar kullanımına çığır aşarak kolaylık getiren mouse’tu. Kanımca Steve Jobs, 2007 yılında iPhone ile devrim niteliğinde bir etkileşim aracını lanse etti. Kendisinin iPhone lansman sunumunda dile getirdiği gibi her insanoğlunda halihazırda varolan bir etkileşim aracı insan parmağıydı. Ve bu lansman cep telefonlarında tuşsuz dönemin başlangıcı oldu. Giyilebilir teknolojilerin gelişimi, tablet, taşınabilir bilgisayar, e-kitap gibi uygulamalarla etkileşimimizi düşündüğümüzde her geçen gün insan tabiatına daha yakın bir etkileşimin arttığını gözlemleyebiliriz. Jobs Kanunu’nu şu şekilde ifade etmek isterim: İnsan bilgisayar etkileşimi insan tabiatına yaklaştıkça, başka bir deyişle doğallaştıkça, günlük hayatımıza dahil olan dijital teknolojilerin sayısı ve çeşitliliği katlanarak artacak. Bu kanunun etkilerini yakın gelecekte çok daha fazla hissedeceğiz.

Devam edeceğim.